Okyanus asitlenmesi nedir?

Okyanus, uçsuz bucaksız ve görkemli olmasına rağmen, sadece bir kartpostal manzarasından çok daha fazlasıdır. Gezegenimizin iklim dengesinde temel bir rol oynar: Her yıl insan faaliyetlerinden kaynaklanan karbondioksit emisyonlarının yaklaşık %25'ini emer. İlk bakışta küresel ısınmayı sınırlamada faydalı gibi görünen bir olgu.

Ancak bu yakalama kapasitesinin endişe verici bir dezavantajı var: Okyanus asitlenmesi adı verilen bir süreçle deniz sularının kimyasal olarak değişmesine yol açıyor.

CO2 suda çözündüğünde, suda bulunan moleküllerle reaksiyona girerek okyanus pH'ının düşmesine neden olur. Sanayi öncesi dönemlerden bu yana okyanusların pH değeri 8,2'den 8,1'e düştü. Bu önemsiz görünebilir, ancak bu azalma sadece iki yüzyıl içinde okyanus asitliğinde %30'luk bir artışı temsil ediyor ve jeolojik ölçekte benzeri görülmemiş büyüklükte bir çalkantıya işaret ediyor.

Okyanus asitlenmesi çift yönlü bir tehdittir. Birincisi, kireç taşına bağımlı olan mercanlar, kabuklu deniz hayvanları ve bazı fitoplanktonlar gibi organizmaların gelişimini bozarak deniz ekosistemlerini zayıflatır. Biyolojik çeşitliliğin gerçek sığınakları olan mercanlar giderek beyazlıyor ve ölüyor; bu durum tüm besin zincirini tehlikeye atıyor. Buna bağlı olarak gelişen balık ve kabuklu deniz canlılarının da gelişimi tehdit altında.

Daha sonra bu kimyasal değişimin insan toplulukları üzerinde doğrudan etkileri oluyor. Dünya çapında üç milyardan fazla insan, balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliği de dahil olmak üzere gıda ve ekonomik faaliyetler için deniz biyolojik çeşitliliğine bağımlıdır.

Fransa'da Akdeniz özellikle etkilendi: 2007-2015 yılları arasında asitlik oranı %7 arttı; bu bugüne kadar gözlemlenen en yüksek oranlardan biri. Aynı zamanda sıcaklığı 0,7°C arttı; küresel ortalamadan çok daha hızlı bir ısınma yaşandı.

Uzmanlar, bu tehdit karşısında etkili çözümün küresel ölçekte CO2 emisyonlarının azaltılması olduğunu belirtiyor. Bu, iddialı iklim politikalarının yanı sıra kıyı ekosistemlerimizi korumak, tarımsal atık deşarjlarını sınırlamak ve deniz kaynaklarının daha sürdürülebilir yönetimini teşvik etmek için yerel eylemleri de içeriyor.

Dünyanın ikinci büyük deniz alanına sahip olan Fransa'nın bu mücadelede özel bir sorumluluğu bulunmaktadır.