30 Yıllık İklim Müzakereleri Dünyaya Ne Kazandırdı?

Dünyanın ilk yıllık iklim konferansından 30 yıl sonra – küresel ısınmayla mücadelede kaydedilen ilerlemeyi gösteren veriler pek de olumlu bir tablo çizmiyor.
Yıllar süren müzakerelere, taahhütlere ve zirvelere rağmen, sera gazı emisyonları ilk toplantıdan bu yana üçte bir oranında arttı; fosil yakıt tüketimi dur durak bilmiyor; ve küresel sıcaklıklar, bilim insanlarının gezegene felaket boyutunda zararlar vereceğini söylediği eşikleri aşma yolunda.
Panama’nın iklim değişikliği özel temsilcisi ve önemli çevre anlaşmalarını kolaylaştırma çabalarına öncülük eden Juan Carlos Monterrey, “Evet, bu sözleşmelerden bazı olumlu sonuçlar çıktı, ancak Dünya’da yaşamın devam etmesi için yeterli değil” dedi.
Verinin Ötesine Bakmak10-21 Kasım tarihleri arasında Brezilya’nın Belem kentinde düzenlenecek zirve öncesinde temel bir soruyu gündemde: Küresel iklim diplomasisi başarısız mı oluyor? Yoksa toplantılar, ham verilerin yakalayamayacağı bir başarıya mı ulaştı?
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) İcra Sekreteri Simon Stiell, yıllık toplantıların “büyük ilerleme” kaydettiğini söylüyor ancak şöyle devam ediyor: “İklim felaketlerinin geldiği noktaya düşünürsek, çok daha fazlasına ve çok daha hızlı bir şekilde ihtiyaç duyulduğu açık.”
Küresel seragazı emisyonları 1995’ten bu yana %34 arttı. Bilim insanlarına göre bu oran, bir önceki 30 yıllık süreçteki (1965-1995) %64’lük artışa kıyasla daha yavaş olsa da, yine de iklim istikrarıyla bağdaşmayan bir gidişatı temsil ediyor.
Demokrat Başkan Joe Biden döneminde ABD’nin iklim elçisi olan John Kerry, “Bu sorunu çözmek için hâlâ zamanımız var. Söz verdiğimiz şeyleri yaparsak bu mücadeleyi hâlâ kazanabiliriz. Tek yapmamız gereken kendimizi toparlayıp harekete geçmek” dedi.
İklim araştırma ve savunma grubu olan Dünya Kaynakları Enstitüsü, Ekim ayında yayımladığı bir raporda, hükümetlerin 2035 yılına kadar sera gazı emisyonlarını azaltma hedeflerinin, küresel sıcaklık artışının sanayi öncesi dönemlere kıyasla 1,5 derecede sınırlandırılmasına yetmediğini belirtti. Bu eşik, dünya hükümetlerinin 2015 yılında Paris’te imzaladıkları tarihi iklim anlaşmasında belirlenmişti.
Küresel sıcaklıklar 2024’te 1,5 derece sınırını aştı ve 2023 ile 2024 yılları kayıtlardaki en sıcak yıllar arasında yer aldı. Ancak bu eşiğin bir kez aşılması tamamen aşıldığı anlamına gelmiyor. Burada küresel sıcaklıkların uzun yıllar ortalaması alınıyor.
Karayip Topluluğu (CARICOM) iklim elçisi James Fletcher, bir röportajında, “İklim eylemsizliği nedeniyle bu eşik kalıcı olarak aşılabilir. 1,5 derecenin üzerindeki her sıcaklık, küçük ada devletleri için felaket olacaktır” dedi.
Stiell, COP süreci olmadan dünyanın şu anda öngörülen 2,5 derecelik artış yerine, felaket düzeyinde 5 derecelik bir ısınmaya doğru ilerleyeceğini söyledi.
Bu arada, gezegenin ısınmasına neden olan emisyonların birincil kaynağı olan fosil yakıt tüketimi, sübvansiyonlar ve son zamanlarda yapay zekayı çalıştıran veri merkezlerinin enerji talepleri nedeniyle yüksek kalmaya devam ediyor. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), yakıldığında en kirli fosil yakıtlardan biri olan kömüre yönelik talebin, 2027 yılına kadar rekor seviyelerde kalacağını öngörüyor.
Madalyonun diğer yüzünde ise, güneş ve rüzgar enerjisi kullanımında artış yaşanırken, elektrikli araç satışları dünya genelinde arttı ve genel olarak enerji verimliliğinde iyileşme görüldü. IEA verilerine göre, geçen yıl temiz enerjiye yapılan küresel yatırım 2,2 trilyon dolara ulaşarak, fosil yakıtlara yapılan 1 trilyon dolarlık yatırımı geride bıraktı.
Almanya’nın eski iklim elçisi deneyimli isim Jennifer Morgan, “Bu teknolojik gelişmelerin ve yenilenebilir enerjinin fiyatlarındaki düşüşün 10 yıl önce gerçekleşeceğini hayal bile edemezdik” dedi.
Yine de yenilenebilir enerji ve elektrikli araçlardaki artış, fosil yakıtların yerini almak yerine artan enerji talebini büyük ölçüde telafi etti. ABD’de ise iklim değişikliğini dünyanın en büyük “dolandırıcılığı” olarak nitelendiren Başkan Donald Trump, rüzgar ve güneş enerjisi ile elektrikli araçlara yönelik sübvansiyonları azalttı, yenilenebilir enerji projelerine izin engelleri getirdi ve daha fazla araziyi sondaj ve madenciliğe açtı.
Beyaz Saray sözcüsü Taylor Rogers, “Başkan Trump, diğer ülkeleri öldüren belirsiz iklim hedeflerini takip etmek için ülkemizin ekonomik ve ulusal güvenliğini tehlikeye atmayacak” dedi.
Başarılar ve EksikliklerAncak ABD’de kaynaklı olumsuzluklara rağmen, belki de COP sürecinin en büyük başarısı olan Paris Anlaşması, Trump’ın her iki döneminde de ABD’nin çekilmesine rağmen varlığını sürdürdü. Bu, ülkelerin teorik olarak iklim değişikliğinin en kötü etkilerini önlemeye kararlı oldukları anlamına geliyor.
Ancak, yaklaşık 200 ülkenin oybirliğiyle karar almasını gerektiren COP müzakerelerinin uzlaşıya dayalı yapısı eleştirilerin hedefi haline geldi. Panama iklim elçisi Monterrey, “Kağıt işleri ve raporlarla boğuluyoruz. Sistematik bir reforma ihtiyacımız var” dedi.
Paris Anlaşması’nın mimarlarından Christiana Figueres, Taraflar Konferansı’nın (COP) Uluslararası Para Fonu’na (IMF) benzer bir oylama yaklaşımına geçmeyi değerlendirebileceğini söyledi. Figueres, dünya ekonomilerinin temiz enerji teknolojilerini benimsemesiyle siyasi pazarlıkların öneminin azaldığını da belirtti: “Bugün, dönüşümün itici gücü hükümetler değil. Özel sektör, sanayi ve teknoloji geliştirme bu görevi üstlendi.” Güneş, rüzgar, piller ve elektrikli araç endüstrisindeki temiz enerjiye yapılan küresel yatırımın üçte birini tek başına Çin’in gerçekleştirdiğini hatırlattı.
Bazı kıdemli isimler ise, mevcut sürecin küresel bir sorunu ele almak için tüm ülkelerin masada yer almasını sağlamanın en iyi seçeneği olduğunu savunuyor. Peru’daki COP20’ye başkanlık eden ve şu anda Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın iklim direktörü olan Manuel Pulgar Vidal, “Çok taraflı sürece herhangi bir alternatif olduğunu düşünmüyorum” dedi.
ABD’nin eski iklim elçisi Kerry de COP’ların eksik taraflarını kabul etti ancak bunların hayati önem taşıdığını söyledi: “Yeterli olmadığını biliyoruz, ancak süreci ilerletmek, mutlak bir nihilizmden daha iyidir.”
iklimhaber




