Denizlerde yeni dönem: Türkiye ULSFO’ya ne kadar hazır?

Dünyada çevresel hassasiyetin arttığı ve emisyon kurallarının giderek sıkılaştığı bir dönemde, yakıt teknolojileri de değişim geçiriyor. Özellikle denizcilik sektöründe kullanılan Ultra Düşük Kükürtlü Fuel Oil (ULSFO), bu dönüşümün en somut adımlarından biri olarak öne çıkıyor. Kükürt oranı yüzde 0.1’in altında olan bu yakıt türü, IMO 2020 düzenlemeleriyle birlikte sektör oyuncularının gündemine oturdu.
ULSFO NEDİR, NEDEN ÖNEMLİ?
ULSFO, geleneksel fuel oil’e kıyasla çok daha düşük kükürt içeriğine sahip bir denizcilik yakıtı. Kükürt emisyonları, çevre ve insan sağlığı açısından ciddi riskler oluştururken, ULSFO bu etkileri minimize ederek asıl amacı olan hava kalitesinin korunmasına katkı sağlıyor.
IMO tarafından yürürlüğe konulan düşük kükürt regülasyonlarıyla birlikte, özellikle ABD ve Avrupa kıyılarında belirlenen Emisyon Kontrol Alanları (ECA) içinde bu yakıtların kullanımı zorunlu hale geldi.
TÜRKİYE BU DÖNÜŞÜME HAZIR MI?
Türkiye, Akdeniz ve Karadeniz arasında stratejik bir konuma sahip olması nedeniyle yoğun deniz trafiğine ev sahipliği yapıyor. Peki, ULSFO’nun Türkiye’deki karşılığı ne durumda?
Uzmanlar, yerli rafinerilerin ULSFO üretimi konusunda bazı hazırlıklar yaptığını ancak ürünün halen büyük oranda ithal edildiğini belirtiyor. Ayrıca ULSFO’nun lojistik açıdan her limanda temin edilememesi, operasyonel planlamaları da etkileyebiliyor.
Enerji sektöründen alınan bilgiye göre, bazı rafineriler üretim esnekliği kazanmak amacıyla düşük kükürtlü distilat karışımları üzerinde çalışmalar yürütüyor.
TÜRKİYE’DE NE ÜRETİLİYOR?
• TÜPRAŞ gibi büyük rafineriler, düşük kükürtlü denizcilik yakıtı üretimi için 2020 öncesinde bazı dönüşümler yaptı.
• IMO 2020 düzenlemesine uyum sağlamak adına özellikle yüzde 0.5 kükürt içeren VLSFO (Very Low Sulfur Fuel Oil) üretimi yaygınlaştı.
• Yüzde 0.1 kükürt oranının altına inen ULSFO, yani özellikle ECA bölgelerine uygun olan ürün, Türkiye’de çok sınırlı miktarda ve talebe özel olarak harmanlanarak üretilebiliyor.
NEDEN SINIRLI?
• Talep düşük: Türkiye kıyıları IMO tarafından ECA bölgesi ilan edilmediği için, bu yakıtı zorunlu kullanacak gemi trafiği sınırlı.
• Yüksek maliyet: ULSFO, distilat bazlı (daha hafif) ve rafineriler için daha pahalı ve karmaşık bir üretim süreci gerektiriyor.
• İthalat ağırlıklı: Türkiye limanlarında kullanılan ULSFO’nun önemli bir bölümü, özellikle Rotterdam, Singapur gibi merkezlerden ithal edilerek tedarik ediliyor.
Türkiye’de denizcilik yakıtlarına yönelik üretim esnekliği her geçen yıl artıyor. Ancak ultra düşük kükürtlü fuel oil (ULSFO) halen yerli rafinerilerde sınırlı ölçekte ve talebe özel olarak üretiliyor. ULSFO ihtiyacının büyük bölümü ise ithalat yoluyla karşılanıyor.
MALİYETLER VE ALTERNATİFLER
ULSFO’nun üretimi daha rafine süreçler gerektirdiği için, fiyatı geleneksel fuel oil’e göre daha yüksek. Bu da özellikle küçük ve orta ölçekli armatörler için önemli bir maliyet kalemi oluşturuyor.
Bazı denizcilik firmaları bu maliyetleri dengelemek adına, scrubber adı verilen egzoz gazı temizleme sistemlerine yatırım yaparken, diğerleri ise doğrudan ULSFO’ya geçişi tercih ediyor.
GELECEĞİN YAKITI MI?
ULSFO, şu an için bir “geçiş dönemi” yakıtı olarak değerlendiriliyor. Zira sektörün orta ve uzun vadede LNG, hidrojen, metanol gibi alternatif ve karbon-nötr yakıtlara yönelmesi bekleniyor. Ancak bu dönüşümün gerçekleşmesi zaman alacak gibi görünüyor. O zamana kadar ULSFO, çevreyle daha barışık bir çözüm olarak varlığını sürdürecek.
Türkiye’nin ULSFO alanındaki kapasitesini artırması, sadece denizcilik sektörüne değil, yeşil dönüşüm hedeflerine de katkı sağlayacak. ULSFO’nun yaygınlaşması hem çevresel hem de ekonomik dengeler açısından enerji stratejilerinin yeniden gözden geçirilmesini gerektiriyor.
IMO 2020 Nedir?IMO 2020, Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (IMO – International Maritime Organization) 1 Ocak 2020 itibarıyla yürürlüğe koyduğu çevre düzenlemesidir. Bu düzenleme, gemilerde kullanılan fuel oil’in maksimum kükürt içeriğini yüzde 3.5’ten yüzde 0.5’e düşürmüştür.
Amaç Nedir?
Denizcilik sektöründe kullanılan geleneksel fuel oil, yüksek oranda kükürt içerir. Bu da sülfür oksit (SOx) emisyonlarını artırarak:
• Asit yağmurlarına neden olur,
• İnsanlarda solunum yolu hastalıkları riskini artırır,
• Genel olarak hava kalitesini bozar.
IMO 2020, bu zararlı etkileri azaltarak hem çevreyi hem de insan sağlığını korumayı amaçlamaktadır.
Kimleri Kapsıyor?
• Düzenleme, dünya genelinde faaliyet gösteren tüm ticari gemileri kapsar.
• Hem açık deniz hem de liman operasyonlarında geçerlidir.
• Ancak bazı bölgelerde (örneğin ABD kıyıları, Kuzey Avrupa gibi) daha da sıkı olan yüzde 0.1 sınırı uygulanır. Bu bölgelere ECA – Emission Control Area denir.
Gemiler açısından nasıl bir yaptırımı oldu?
IMO 2020 ile birlikte gemi sahiplerinin üç ana seçeneği oldu:
1. ULSFO (yüzde 0.1) veya VLSFO (yüzde 0.5) gibi düşük kükürtlü yakıtlar kullanmak,
2. Scrubber (egzoz gazı arıtma sistemi) takarak eski yakıtları kullanmaya devam etmek,
3. Alternatif yakıtlar (LNG, metanol vb.) kullanmaya yönelmek.
Küresel Etki
• Yakıt piyasaları yeniden şekillendi.
• Rafineriler üretimlerini dönüştürdü.
• Gemicilik maliyetleri ve lojistik planlamalar değişti.
• Çevresel farkındalık arttı.
ECA Bölgesi Nedir?ECA, İngilizce’de Emission Control Area ifadesinin kısaltmasıdır. Türkçesiyle: Emisyon Kontrol Alanı.
Bu bölgeler, hava kirliliğini azaltmak amacıyla özel çevre koruma kurallarıyla sınırlandırılmış deniz alanlarıdır. Bu alanlarda seyreden gemiler, diğer deniz bölgelerine kıyasla çok daha düşük kükürtlü yakıtlar kullanmak zorundadır.
Neden Önemlidir?
• ECA bölgelerinde hava kalitesi daha hassas biçimde korunur.
• Gemiler burada yüzde 0.1 kükürt içeren ultra düşük kükürtlü yakıt (ULSFO) kullanmak zorundadır.
• İhlal durumunda ağır para cezaları ve liman kısıtlamaları uygulanabilir.
Dünyadaki Başlıca ECA Bölgeleri:
1. Kuzey Amerika Kıyıları (ABD ve Kanada’nın Atlantik ve Pasifik kıyıları)
2. Karayipler (ABD’ye bağlı Porto Riko ve Virgin Adaları çevresi)
3. Kuzey Avrupa (Baltık Denizi, Kuzey Denizi, İngiltere ve Manş Denizi çevresi)
4. Norveç Fiyortları (2026’dan itibaren ECA kapsamına alınacak)
Türkiye ECA Bölgesinde mi?
Şu anda Türkiye kıyıları ECA bölgesi kapsamında değildir. Ancak, Akdeniz’in tamamının ECA bölgesi ilan edilmesine yönelik çalışmalar IMO gündeminde yer almaktadır. Bu karar alınırsa, İzmir, Mersin, İstanbul gibi liman şehirlerinde faaliyet gösteren gemiler ULSFO kullanmak zorunda kalabilir.

‘MED ECA GEÇİŞİNİN İLK AYI OLAN MAYIS’TA 10 BİN TONDAN FAZLA ULSFO SATIŞ HACMİNE ULAŞTIK’
Petrol Ofisi Grubu Denizcilik Kıdemli Müdürü Aydın Yıldız konuya dair sorularımızı cevapladı.
IMO 2020 ve AB tarafından yakıtlar konusunda yapılan düzenlemelerin Türk firmaları için etkileri neler? ULSFO’ya geçiş süreci firmanızda nasıl ilerledi?
IMO 2020 ve AB düzenlemeleri, özellikle Akdeniz’in 1 Mayıs 2025 itibarıyla Emisyon Kontrol Alanı (MED ECA) kapsamına alınması gibi gelişmelerin denizcilik sektöründe düşük kükürtlü yakıtlara talebi artırdığını söyleyebilirim. Örneğin MED ECA düzenlemesi yüzde 0,10’dan fazla kükürt içeren yakıtların kullanımını yasakladığından ülkemizdeki firmalar da daha çevre dostu yakıtlara yöneliyor. Biz de bu sebeple Petrol Ofisi Grubu olarak, bu değişime hızla adapte olduk. Nisan 2025’te ECA uyumlu yüzde 0,10 kükürt içerikli ULSFO (Ultra Düşük Kükürtlü Yakıt) ikmalini Türkiye’de gerçekleştirerek sektöre öncülük ettik. Ardından, Kocaeli Derince’deki terminalimizde ULSFO üretimine başladık. Terminal Operasyonları ve İkmal Müdürlüğü ekiplerimizin hassas çalışmalarıyla, operasyon güvenliğini önceliklendirerek ürün testlerimizi tamamladık ve MED ECA geçişinin ilk ayı olan Mayıs’ta 10 bin tondan fazla ULSFO satış hacmine ulaştık. Üretim teknolojimizi ikmal gücümüzle birleştirerek sektörümüzün sürdürülebilir geleceğine giden yolda öncü adımlar atıyor, bu sayede hem yerli hem de transit geçen gemilere kesintisiz ve hızlı ULSFO tedariki sunabiliyoruz.
ULSFO ile geleneksel yakıtlar arasındaki fiyat farkı operasyonel maliyetler başta olmak üzere sektör oyuncularını nasıl etkiliyor?
Bu konu gemi sahipleri ve ikmalciler için iki ayrı başlık olarak incelenebilir. ULSFO, düşük kükürt içeriği nedeniyle çevre düzenlemelerine (IMO 2020 Sulfur Cap gibi) uyum sağlayan bir yakıttır ve bu nedenle geleneksel yüksek kükürtlü yakıtlara kıyasla daha pahalıdır. Akdeniz rotasındaki gemi sahipleri için EU/ETS ya da ilerleyen yıllarda beklenen IMO 2028 gibi yeni regülasyonlar; yatırıma, yüksek vergi yüküne ya da yüksek fiyatlı yakıt alımına mecbur bırakıyor. Bunun yanında piyasadaki yeni yakıtların kullanımı ve elleçlenmesi de operasyonel olarak gemi sahiplerine yeni bir öğrenim alanı yaratıyor.
Biz ikmalciler açısından bakıldığında ise kaliteli ürün uygunluğu ve ikmal barçlarının yeni yakıta uyumluluğu karşılaşılan ilk zorluk oldu. ULSFO’nun yüksek fiyatı ve teknik gereklilikleri, yakıt ikmalcileri için hem bir maliyet hem de dönüşüm baskısı yarattı. Stok yönetimi, kalite kontrolü, sözleşme esnekliği ve sermaye yatırımı ihtiyacı gibi alanlarda ciddi etkiler oluştu. Ancak bu süreci iyi yöneten, müşteri güvenini sağlayan ve yeni çözümler sunan ikmalciler için farklılaşma ve büyüme fırsatları da doğuyor. Biz de değişime en hızlı şekilde adapte olmak için mart ayında filomuzdaki barçlarımızın bir kısmını ULSFO tankına sahip olacak şekilde revize etmeye başladık. Derince Terminali’ndeki ULSFO üretimi ile ulaşılabilirlik ve kalite açısından en güvenli stratejiyi uyguladık. Müşterilerimize gerekli bilgilendirme ve yönlendirmeleri en erken şekilde yaparak değişime ayak uydurma yolculuğunda her zaman yanlarında olduğumuzu hissettirdik.
Temiz yakıtların tercih edilmesi müşteri portföyünü veya rekabet gücünü artırıyor mu?
Çevre dostu, düşük emisyonlu yakıtların tercih edilmesi artık sadece bir regülasyon gerekliliğinin ötesine geçmiş durumda. Bu yöndeki çalışmalar aynı zamanda prestij ve marka güvenilirliği açısından da önemli bir unsur haline geldi. Temiz yakıtlar sunan firmalar, uluslararası taşıyıcılardan bölgesel operatörlere kadar çok daha geniş bir müşteri portföyüne ulaşabiliyor ki bu da rekabet gücünü daha da artırıyor. Temiz yakıtlara geçiş, bizim müşteri portföyümüzü ve rekabet gücümüzü de olumlu yönde etkiliyor. PO/Marine olarak, IMO 2020, AB ve MED ECA düzenlemelerine uyum kapsamında attığımız yenilikçi adımlar hem yerli hem de transit geçen gemilere çevre dostu ve regülasyonlara tam uyumlu yakıt tedariki sunmamızı sağlıyor. Yıllık 1 milyon tona yakın deniz yakıtı ikmaliyle Türkiye pazarının lideri konumundayız ve 80’den fazla farklı ülkede gemilere ikmal yaparak global sularda da rekabet gücümüzü artırıyoruz. Global sularda ISCC sertifikasıyla biyoyakıt yakıt ikmali gerçekleştirebilmemiz de rekabet gücümüzü ve sürdürülebilirlik vizyonumuzu güçlendiriyor.
petroturk