Dünya nükleerde kapasite artışına gidiyor

Türkiye’nin nükleer enerji programı, 2020’lerin başından bu yana hem sahadaki ilerlemeler hem de kurumsal düzenlemelerle birlikte belirgin şekilde hızlandı. Mersin’de yapımı süren dört ünitelik Akkuyu Nükleer Güç Santrali (VVER-1200 x4; toplam 4,8 GW) bu hamlenin odağında yer alırken, hükümet ikinci ve üçüncü santraller için Sinop ve Trakya’da yürütülen müzakereleri bu yıl sonuçlandırmayı hedeflediğini açıkça dile getiriyor. Programın omurgası 2018’de kurulan Nükleer Düzenleme Kurumu (NDK) ve 8 Mart 2022’de yürürlüğe giren 7381 sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu ile güçlendirildi; araştırma-teknoloji kanadı ise 2020’de kurulan TENMAK çatısı altında toplandı.
TÜRKİYE NÜKLEER YAKITA SAHİP ÜLKELER ARASINA GİRDİ
Akkuyu sahasında son iki buçuk yılda kaydedilen en kritik eşik, 27 Nisan 2023’te taze nükleer yakıtın sahaya teslimi oldu. Bu törenle tesis resmen “nükleer tesis” statüsü kazandı ve Türkiye nükleer yakıta fiilen sahip ülkeler arasına girdi. Yakıt teslimatını izleyen dönemde şantiyede yardımcı sistemlerin testleri ve ana ekipman montajları kademeli biçimde ilerledi. 2025 yazına gelindiğinde proje şirketi yönetimi, 1. ünitede devreye alma (commissioning) safhasına başlandığı bilgisini paylaşmaya başladı.
İLK REAKTÖR İÇİN HEDEF 2026
Bununla birlikte takvimde dışsal faktörlerin yarattığı sarsıntılar da yok değil. 2024 sonbaharında Siemens Energy’nin bazı ekipmanları için ihracat lisansı verilememesi projede “birkaç aylık” gecikmeye yol açtı; Rosatom alternatif tedarik için Çinli üreticilere yöneldi. Bu gelişmeler, ilk ünitenin devreye alınmasına ilişkin hedefin ötelendiği yorumlarına kaynaklık etti. 2025 yazında hem Rosatom hem de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ilk reaktörün devreye alınması için 2026 yılının hedeflendiğini kamuoyuna açıkça ifade etti.
Güvenlik başlığında iki ayrı tartışma öne çıktı. Şubat 2023’teki büyük depremler sonrasında santral sahasında hasar bildirilmedi; hem şirket hem uluslararası kaynaklar “kontroller sonrası hasar yok” bilgisini paylaştı.
Akkuyu’nun inşaat kronolojisi incelendiğinde, “ilk beton” 1. ünitede 3 Nisan 2018’de, 2. ünitede 2020 baharında, 3. ünitede mart 2021’de, 4. ünitede ise temmuz 2022’de atıldı.
Sahadaki ilerlemeye paralel olarak tedarik zinciri ve ana yüklenici yapısında 2022’de yaşanan değişiklikler (TSM konsorsiyumunun devreye girişi) de projeyi yakından etkileyen faktörler arasında yer aldı.
2028’E KADAR EN AZ 10 MİLYAR DOLARLIK YERLİ KATKI
Ekonomi ve yerelleşme açısından Ankara, santralin inşaat fazında yerli katkı oranının hızla yükseldiğini vurguluyor. Enerji Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada 2025 ocak ayında Akkuyu projesinde yerlilik oranının yüzde 56’ya ulaştığı, ekonomiye kümülatif katkının ise 7,5 milyar dolar seviyesinde olduğu duyuruldu; hedef 2028’e kadar en az 10 milyar dolarlık yerli katkı.
2050’YE DOĞRU KURULU GÜÇ HEDEFİ 20 BİN MW
Türkiye’nin nükleer planlarının ikinci perdesi, Sinop ve Trakya (İğneada) için yürütülen müzakereler. 2025 yılı içinde bu projelerde “isim verilecek”/bağlayıcı anlaşmaların imzalanacağını konuşuluyor. Bu kapsamda Kanada’dan Candu Energy, Güney Kore’den KEPCO, Çin’den SPIC ve Rusya ile görüşmeler yürütülüyor. 2050’ye doğru toplam nükleer kurulu gücü 20 bin MW seviyesine çıkarma hedefinin altı çiziliyor.
Regülasyon cephesinde NDK’nın 2018’de kurulması ve 7381 sayılı Kanun’la 2022’de yasal zeminin güncellenmesi, lisanslama süreçlerinin şeffaf yürütülmesini sağladı. NDK’nın duyurularına göre 3. ünite inşaat lisansı 13 Kasım 2020’de verildi; kurum zaman çizelgesi ve lisans belgelerini kamuyla paylaşmayı sürdürüyor. Bilim ve teknoloji tarafında ise 2020’de kurulan TENMAK, TAEK başta olmak üzere ilgili enstitüleri tek çatı altında toplayarak nükleer teknoloji ve radyasyon güvenliği araştırmalarını koordine ediyor.
SMR’LER İÇİN YASA HAZIRLIĞI
Küçük modüler reaktörler (SMR) de Ankara’nın gündeminde üst sıralara yükseldi. 2025 yazında hükümetin SMR’lerin konuşlandırılmasına dönük mevzuat ve teşvik içeren bir yasa hazırlığı üzerinde çalıştığı açıklandı; SMR’lerin organize sanayi bölgeleri ve ada-tipi şebekelerde esneklik yaratacağı, uzun vadeli nükleer kapasite hedefiyle uyumlu bir tamamlayıcı seçenek olduğu vurgulanıyor.
Bütün bu gelişmeler, Türkiye’nin nükleer enerji yolculuğunun yalnızca teknik bir altyapı kurulumundan ibaret olmadığını; jeopolitik, ekonomi ve sanayi politikası başlıklarının iç içe geçtiği uzun soluklu bir dönüşümü işaret ettiğini gösteriyor. Akkuyu’da devreye alma süreci ilerlerken 2026’da ilk reaktörden elektrik alma hedefi ve yeni santraller için anlaşma takvimi, önümüzdeki 12–18 ayın seyrini belirleyecek. Bu süreçte tedarik zinciri yaptırımları, finansman koşulları ve insan kaynağı yetiştirme programları kadar, bağımsız düzenleyici çerçevenin öngörülebilirliği de kritik olmaya devam edecek.
DÜNYA NÜKLEER ÜRETİMİ 2 BİN 602 TWH’A ÇIKTI
Dünyada nükleer enerji, son beş yılda bir “yeniden başlama” evresinden belirgin bir ölçek büyümeye doğru geçiyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2025’te küresel nükleer üretimin tarihî zirveyi göreceğini öngörmesi ve hükümetlerin “2050’ye kadar kapasiteyi üçe katlama” hedefini tekrarlaması bu yönelimi çerçeveliyor; 2023 verileri de zaten artışı doğruluyor: Dünya nükleer üretimi 2022’ye göre yüzde 2,6 yükselerek 2 bin 602 TWh’a çıktı.
AMERİKA’NIN KUZEYİNDE HIZ KAZANDI
ABD, bu dönüşümün vitrinini Georgia’daki Plant Vogtle ile açtı: 3. ünite 2023’te, 4. ünite 2024’te ticari işletmeye girdi; böylece ülkede onlarca yıl sonra ilk kez büyük ölçekli yeni reaktörler devreye alınmış oldu. Aynı dönemde Kaliforniya’daki Diablo Canyon’un işletme ömrü uzatıldı ve Michigan’daki Palisades için Nükleer Düzenleme Komisyonu (NRC) Temmuz 2025’te “yakıt yüklemeye izin” dahil kritik onayları verdi; şirket 2025’in son çeyreğinde yeniden üretimi hedefliyor.
ABD’de ileri reaktör cephesinde düzenleyici takvim netleşiyor. TerraPower’ın Wyoming-Kemmerer’deki sodyum soğutmalı Natrium gösterim tesisi için eyaletin sanayi yer seçimi izni 2025 başında çıktı; NRC, inşaat ruhsatı incelemesini 2025 sonuna kadar tamamlamayı hedeflediğini duyurdu. Kairos Power’ın Hermes-2 test reaktörü için NRC 2024’te inşaat izni verdi; 2025 mayısta ilk güvenlik ilişkili beton dökümü tamamlandı. X-energy ile Dow’un Teksas’taki tesisi için inşaat ruhsat başvurusu mart 2025’te yapıldı. Beyaz Saray da 2025 yazında NRC’ye yeni reaktör lisanslamalarını hızlandırma hedefi koydu.
Kanada, Batı dünyasında ilk çalışacak SMR olma iddiasındaki Darlington BWRX-300 projesinde 2025 Mayıs’ta eyalet onayını verdi; federal düzenleyici CNSC de 2024’te çevresel değerlendirmenin teknolojiye uygulanabilir olduğunu duyurmuştu. Ontario Power Generation’ın takvimi, ilk ünitenin on yıl bitmeden devreye girmesine işaret ediyor.
GÜNEY AMERİKA’DA KARIŞIK TABLO
Orta ve Güney Amerika’da tablo karışık. Brezilya’da 1980’lerden beri yılan hikâyesine dönen Angra-3 için hükümet içindeki görüş ayrılıkları sürerken, proje sahibi Eletronuclear 2025’te finansman bulunursa tamamlanabileceğini savunuyor. Arjantin’de 2022’de imzalanan Atucha-III (Hualong One) için Çin finansman modeli tartışmaları ve makroekonomik zorluklar projenin hızını belirlemeye devam ediyor; ülke stratejisini daha küçük üniteler yönünde yeniden kurgulama sinyalleri verdi. Meksika, Laguna Verde’de ömür uzatmalarıyla üretimi güvence altına alırken yeni santral kararında ilerleme kaydetmiş değil.
FRANSA 2 BÜYÜK REAKTÖRÜ DEVREYE ALACAK
Fransa, yıllardır geciken EPR projesi Flamanville-3’te 21 Aralık 2024’te şebekeye ilk elektrik verildiğini duyurdu; hükümet de 2023’te yeni reaktörlerin inşasını hızlandıran yasayı geçirmişti. Birleşik Krallık’ta Hinkley Point C’nin devreye giriş tarihi en az 2029’a ötelenirken maliyet tahminleri de yukarı yönlü güncellendi; hükümet bu aşamada maliyet aşımlarını vergi mükelleflerinin üstlenmeyeceğini tekrarladı. İsveç ise 2025’te yeni nesil reaktörleri kamu finansmanıyla destekleyen yasayı kabul ederek 2035’e kadar en az iki büyük reaktörü devreye alma hedefini resmileştirdi.
DOĞU AVRUPA’DA DA GENİŞLEME NETLEŞİYOR
Avrupa’nın doğusunda da nükleer genişleme netleşiyor. Polonya, Baltık kıyısındaki Lubiatowo-Kopalino sahası için çevresel izin kararını 2023’te aldı ve Westinghouse-Bechtel ile mühendislik sözleşmesini imzaladı; ülke aynı zamanda Orlen-Synthos ortaklığıyla BWRX-300 küçük modüler reaktör (SMR) projelerinde çevresel kapsam çalışmalarına 2025’te resmen başladı. Çekya’da Dukovany için Güney Koreli KHNP ile 18 milyar dolarlık sözleşme haziran 2025’te nihayet imzalandı; süreç bir ay önce EDF’nin itirazıyla mahkeme tarafından geçici olarak durdurulmuştu. Finlandiya cephesinde Fortum, Loviisa’nın 2050’ye kadar işletilmesi için başvurusunu ilerletirken, Finlandiya-İsveç’te BWRX-300 için “erken işler” anlaşmaları imzalandı.
ASYA’DA NÜKLEER HIZLANDI
Asya’da gidişat daha da hızlandı. Çin, 2024’te 11, 2025’te 10 yeni reaktöre onay vererek (çoğu Hualong One/CAP1000) dünyadaki en büyük yeni-inşa portföyünü pekiştirdi; yeni sahalarda inşaat izinleri ve temel atma törenleri peş peşe geldi. 2024 üretiminde başlıca operatörler artış bildirdi. Japonya’da ise Kashiwazaki-Kariwa’nın yeniden başlatılması için hazırlıklar 2025’te tamamlandı; nihai karar yerel kabul sürecine bağlandı. Güney Kore, Shin Hanul 3-4’te inşaatı yeniden başlatıp 2025 baharında ana sahada işler için kontratları ve sahadaki ilk faaliyetleri duyurdu.
Güney Asya’da Bangladeş’in ilk nükleer santrali Rooppur-1’de 2025 yazında sıcak testler başladı; Rosatom bu yıl şebeke bağlantısını hedefler listesine aldı. Pakistan’da ise Hualong One reaktörleri 2022’de devreye girmişti; bölge yeni kapasiteyle tecrübe kazanıyor.
ORTA DOĞU VE AFRİKA’DA NİSPETEN DAHA YAVAŞ
Orta Doğu’da Birleşik Arap Emirlikleri, Barakah’ın dört APR-1400 ünitesini de işletmeye alarak 2024 eylül itibarıyla tam filoya geçti; santral ülkenin elektriğinin yaklaşık dörtte birini karşılıyor. Mısır’da El-Dabaa projesinde 2024-2025’te çekirdek tutucu ve iç muhafaza montajlarında hızlı ilerleme kaydedildi. İran’da Buşehr-2 ve -3 inşaatı sürüyor. Suudi Arabistan ise 2025’te ABD ile sivil nükleer iş birliği görüşmelerini hızlandırdı; 2024’te IAEA ile “kapsamlı güvenlik denetimleri”ne geçiş planı açıklanmıştı.
Afrika’da Güney Afrika nükleer filosunun tek üyesi Koeberg için 2024’te bir üniteye 20 yıl ek işletme izni verildi; yeni santral alımı ise hukuki itirazlar nedeniyle ertelendi.
TEDARİK GÜVENLİĞİ KAYGILARI SÜRECİ YAVAŞLATIYOR
Yakıt ve tedarik zinciri, jeopolitiğin en sıcak başlığı oldu. ABD, 2024’te Rusya menşeli zenginleştirilmiş uranyum ithalatını yasaklayan yasayı imzaladı; yasak ağustos 2024’te yürürlüğe girdi ve arz güvenliği için muafiyet mekanizması içeriyor. Buna paralel olarak Washington, gelişmiş reaktörlerin ihtiyaç duyduğu HALEU yakıtında yerli kapasiteyi büyütüyor: Centrus, 2025 haziran itibarıyla 900 kg HALEU üretildiğini açıkladı; Enerji Bakanlığı sözleşmeyi bir yıl uzatırken yeni faz için ek bütçe sağladı. AB tarafında ise Rus nükleer yakıtına bağımlılığın düşürülmesine yönelik öneriler siyasî ve teknik nedenlerle daha yavaş ilerliyor. Komisyon, Rus nükleer yakıt ithalatını 2030’larda bitirecek bir yol haritasını çalışırken tedarik güvenliği kaygıları süreci yavaşlatıyor.
DÜNYADA GÖRÜNTÜ ÜÇ EKSENDE YENİDEN ŞEKİLLENİYOR
Toparlarsak: 2024–2025 döneminde küresel nükleer enerji sahnesi üç eksende yeniden şekilleniyor. Birincisi, somut devreye almalar (Vogtle-4, Flamanville-3, Barakah-4) ve Asya’nın çok sayıda yeni inşası üretimi yukarı taşıyor. İkincisi, tedarik zincirinde yakıt yasakları ve yerli HALEU kapasitesi gibi adımlar jeopolitik kırılganlığı azaltmayı hedefliyor. Üçüncüsü, AB ve Kuzey Avrupa’da yeni inşa için yasal ve finansal zeminin güçlendiği; Doğu Avrupa ve Orta Doğu’da ise sahaya inen projelerin hızlandığı görülüyor. Bu çerçevede 2025–2030 arasında yeni reaktörlerin fiilen şebekeye bağlanması, Batı’da ilk SMR’lerin devreye alınması ve Çin’in yüksek tempoda süren inşa programı, dünya nükleer üretimini kalıcı biçimde daha yüksek bir platoya taşıyabilir gibi görünüyor.
petroturk