Dil Seçin

Turkish

Down Icon

Ülke Seçin

Turkey

Down Icon

Susuzluk artıyor

Susuzluk artıyor

Ülkede su krizi derinleşti. Birçok kentte barajlar kritik seviyelere gerilerken, Uşak’taki Küçükler Barajı tamamen kurudu.

İzmir, Ankara, Konya ve Tekirdağ’da da barajlarda doluluk oranları alarm verirken, iktidarın bu büyük krize karşı sessiz kalması dikkat çekti.

Su kesintilerinin günlük yaşamı vurduğu kentlerde yurttaşlar çaresiz bırakıldı.

Türkiye'nin birçok kentinde su kaynakları tükenmeye devam ediyor. Ankara’da baraj doluluk oranı yüzde 8,16’ya kadar gerilemişken, İzmir’de dört büyük barajda doluluk oranı yüzde 10’un altına indi. Konya’daki Altınapa Barajı’nda ise su seviyesi yüzde 9, Bağbaşı Barajı’nda ise yüzde 15. Diğer şehirlerde de durum farklı değil. Bursa’da yüzde 18, Tekirdağ’da sadece yüzde 1 doluluk var. Elazığ’da Hamzabey Barajı tamamen kurudu. İstanbul’daki barajlarda doluluk oranı ise yüzde 43,24 seviyesine geriledi.

Bugünün BirGün'ü
UŞAK’TA SU KRİZİ DERİNLEŞTİ

Uşak’ta da durum daha da vahim hale geldi. Şehrin içme suyunu sağlayan Küçükler Barajı’ndaki su tamamen tükendi. Depolardaki suyun yalnızca kuyular tarafından beslenmesi, şehrin genelinde su kesintilerine yol açtı. Uşak Belediyesi, kente sadece saat 16:00 ile 22:00 arasında su verebiliyor.

YANLIŞ SU POLİTİKALARI VE İKLİM KRİZİ

Bu tablo, suyun bir devlet politikası olarak yönetilmesinin ve kamu yararına kullanılmasının ne kadar hayati olduğunu gösterdi. Ancak yalnızca iklim değişikliği ve doğanın tahrip olması değil, insan kaynaklı faaliyetler de bu krizin derinleşmesine yol açtı. Özellikle taşocağı ve altın madenciliği faaliyetlerinin yoğun olduğu bölgelerde doğa ve su kaynakları büyük zarar gördü. Siyanürle yapılan madencilik, suyu kirleterek çevre felaketi yaratırken, ormanların yok edilmesiyle suyun yeniden doğal döngüsüne kazandırılması imkansız hale getirdi. Bu faaliyetler, suyun kirlenmesine ve barajlardaki su seviyelerinin hızla düşmesine neden oluyordu.

Türkiye'nin birçok kenti kuraklık ve su kesintileriyle karşı karşıya kaldı. Bu sorunun sorumlusu, hem yerel idareler hem de merkezi yönetim. Ancak iktidar her zamanki gibi büyük krizlerde yine sessiz kaldı. Su kaynaklarının doğru yönetilmesi için somut adımlar atılması gerekirken, hükümetin bu konuda etkili bir çözüm önerisi sunmaması tepki çekti.

BirGün'e konuşan Su Derneği Başkanı Dursun Yıldız, “Meselenin özünde planlama anlayışından uzaklaşılması var. Asıl sorun iklim krizi değil, su yönetimindeki kırılganlık ve uygulama zaaflarıdır. İklim değişikliğine karşı su direnci oluşturulamadı. Yasal düzenlemelerin yetersizliği, kurumsal kapasitenin düşüklüğü ve plansızlık bu tabloyu derinleştiriyor. Bugün 17 büyük kentte su yönetimi master planı bulunmuyor. Belediyeler, dirençli bir su yönetimi için iktidardan yeterli desteği alamıyor. Yatırımlar için güçlü bir bütçe ayrılamadığı gibi, mevcut kaynaklar da doğru planlanmıyor. Bu koşullar iklim krizinin etkisiyle birleşince, su sorunu daha da ağırlaşıyor" dedi.

DAHA AĞIR FATURALARLA KARŞILAŞILACAK

Yıldız şunları dile getirdi: "Şu anda yapılan sadece krizi yönetmeye çalışmak. Yeraltı sularını çekmek ya da geçici kısıtlama kararları almak çözüm değildir. Su yönetimi, direnç kazandıracak uzun vadeli politikalarla yürütülmelidir. Bugün bazı illerde su kısıtlamalarına gidilmesi bir yönetim modeli değil, çaresizliğin göstergesidir. Bu noktada hem merkezi hükümet hem de belediyeler sorumluluk sahibidir. Riskin devam etmesi büyük bir tehdit anlamına geliyor. Bölgesel kuraklık yaşanan yöreler önümüzdeki su yılına boş barajlarla giriyor. Eğer bir sonraki yıl da kurak geçerse, ülke çok daha ağır faturalarla karşılaşacaktır.”

BirGün

BirGün

Benzer Haberler

Tüm Haberler
Animated ArrowAnimated ArrowAnimated Arrow