Uluslararası Adalet Divanı’ndan emisyon kararı

Küresel iklim krizinin yükünü en fazla hisseden savunmasız ülkelerin adalet arayışı karşılık buldu. Uluslararası Adalet Divanı (UAD), devletlerin iklim değişikliğiyle mücadelede uluslararası hukuk kapsamında bağlayıcı yükümlülüklere sahip olduğunu açıkladı. Bu danışma görüşü, gelişmiş ülkelerin sera gazı emisyonlarını azaltma yükümlülüğünü açıkça ortaya koyarken, iklim değişikliğinden zarar gören ülkelerin tazminat talebinde bulunabilmesinin de yolunu açıyor.
İKLİM ANLAŞMALARI ARTIK HUKUKİ BİRER YÜKÜMLÜLÜKUAD’nin danışma görüşü, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun yönelttiği iki soruya yanıt arıyordu: Devletlerin iklim krizine karşı yükümlülükleri neler ve bu yükümlülükler yerine getirilmezse ne olur? Oy birliğiyle açıklanan görüşte, Paris Anlaşması, Kyoto Protokolü ve UNFCCC gibi uluslararası iklim sözleşmelerinin yalnızca siyasi değil, aynı zamanda hukuken bağlayıcı belgeler olduğu net bir şekilde ifade edildi.
Divan; devletlerin sera gazı emisyonlarını azaltmak, iklim değişikliğine uyum sağlamak ve bu yönde iş birliği yapmakla yükümlü olduklarını ifade etti. Oy birliğiyle açıklanan görüşte, Paris Anlaşması, Kyoto Protokolü ve UNFCCC gibi uluslararası iklim sözleşmelerinin yalnızca siyasi değil, aynı zamanda hukuken bağlayıcı belgeler olduğu net bir şekilde ifade edildi.
İHLAL VARSA, SORUMLULUK DA VARDivan, iklimle ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen devletlerin uluslararası düzeyde sorumlu tutulabileceğini vurguladı. Bu sorumluluk; zararın tazmini, ihlalin sona erdirilmesi, tekrarının önlenmesi ve gerekli önlemlerin alınmasını kapsıyor. “Sağlıklı, temiz ve sürdürülebilir bir çevre” ise temel bir insan hakkı olarak açıkça tanımlandı.
GENİŞ HUKUKİ ÇERÇEVE: SADECE BM İKLİM SÖZLEŞMESİ DEĞİLDanışma görüşü, sadece iklim sözleşmeleriyle sınırlı kalmadı. UAD; BM Tüzüğü, insan hakları hukuku, deniz hukuku ve uluslararası teamül hukuku gibi çok geniş bir çerçevede devletlerin yükümlülüklerine işaret etti. Bu durum, çevresel zararların yalnızca yerel değil, farklı hukuk sistemleri çerçevesinde de hukuki sorumluluk oluşturabileceğini ortaya koyuyor.
UZMANLAR: DAVA DİNAMİĞİNİ DEĞİŞTİRECEKCambridge Üniversitesi’nden Prof. Dr. Jorge Vinuales, kararın yalnızca sera gazı emisyonlarının sınırlandırılmasını değil, aynı zamanda fosil yakıt üretimi ve sübvansiyonlar gibi daha geniş kapsamlı yükümlülükleri de kapsadığını vurguladı. Oslo Üniversitesi’nden Prof. Dr. Christina Voigt ise kararın uluslararası mahkemelerde devam eden çevre davaları üzerinde emsal niteliği taşıyabileceğini belirtti.
KÜRESEL ADALET İÇİN DÖNÜM NOKTASIBM Genel Sekreteri Antonio Guterres, kararı “gezegenimiz, iklim adaleti ve gençliğin gücü için bir zafer” olarak nitelendirdi. Kararın arkasındaki girişimi başlatan Pasifik ada ülkesi Vanuatu, Uluslararası Adalet Divanı’nın danışma görüşünü “iklim adaleti adına tarihi bir dönüm noktası” olarak nitelendirdi.
UAD’nin bu görüşü bağlayıcı olmasa da, uluslararası hukukta güçlü bir referans noktası olacak. Küçük ada devletleri ve gelişmekte olan ülkelerin, yüksek emisyon salan ülkelere karşı uluslararası hukuk zemininde dava açarken daha güçlü bir konuma sahip olacağı değerlendiriliyor.
Kaynak: Manşet Haber – Haber Merkezi
enerjihaber