Fulu Miziki Konseri: Atıktan Müzik

Kongolu kolektif Fulu Miziki'nin 14 Eylül'de Palazzo dei Congressi'de verdiği konser, eşi benzeri görülmemiş bir konser. Kurtarılmış ve geri dönüştürülmüş nesnelerden yapılmış, Afro-fütüristik olarak tanımlanan kendi yaptıkları enstrümanlarla icra ettikleri müzikleri, gerçek bir sanatsal performansa dönüşüyor. "Çöpün Sesi", Avrupa tiyatrolarının sahnelerini yalnızca ritmik ve görsel değil, aynı zamanda politik bir patlamaya dönüştüren grubun adı. Çünkü Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Kinşasa'da doğan kolektifin müzikleriyle dünyaya çevresel bir mesaj iletmek istediğine şüphe yok. Maske, enstrüman ve kostüm yapımında hammadde olarak atıkları seçmeleri de tesadüf değil. Sahnedeki her şey, dünyanın çöpe attığı ve sanata dönüşen nesnelerden inşa ediliyor. "İşte," diye açıklıyorlar, "tam da gelecek."
Fulu Miziki kolektifinin doğuşu
Kinşasa'da aynı mahallede büyüyen ve toplumumuza ortak bir bağlılık duyan bir grup arkadaşız. Farklı müzik türlerini ve grupları keşfettik, kiliselerde ve okullarda şarkılar söyledik. Sonra çevrenin hayatlarımız üzerindeki etkisini fark ettik ve yeni ve yenilikçi bir şeyler yapmaya karar verdik. Aynı zamanda, sıra dışı ve benzersiz seslerle farklı müzikler yaratma arzusunu paylaşıyoruz. Bizi birleştiren şey bu.
Konserleriniz sanatsal performanslardır. Önce müzik mi, koreografi mi gelir?
"Müzik koreografiden önce gelir. Yumurtasız omlet pişirmek gibi olurdu."
Kendinizi eko-sanatçı tanımında görüyor musunuz?
"Biz Eko'yuz; aslında kendimizi başka türlü nasıl tanımlayacağımızı bilmiyoruz. Biz Kongolu Afro-fütürist, eko-punk'ız. Kongo halkının ekolojik mücadelesi bugün başlamadı; bu yüzden ülkemiz Amazon'dan sonra ikinci en büyük ormana sahip. Ama aynı zamanda modern dünyanın kurbanlarıyız."
Atıklardan yaptığınız müzik aletlerinden bahsedelim. Çöplükte son bulan bir nesneden nasıl bir müzik aleti yapılabileceğini hayal edebiliyor musunuz?
Aradığımız sese göre elimizdeki nesneleri seçiyoruz. Seslerin, bulduğumuz ve yeniden hayat verdiğimiz malzemeye bağlı olarak zaman zaman değiştiğini aklımızda tutmalıyız. Bir de göz önünde bulundurmamız gereken bir nokta var. Sık sık seyahat ediyoruz, bu yüzden kolayca paketlenip taşınabilen enstrümanlara ihtiyacımız var.
Müzik aletine dönüştürdüğünüz en tuhaf hurda parçası neydi?
“Lavman pompası en tuhaf aletimiz ama ülkemizde hayat kurtarıyor.”
Müziğinizle hangi ekolojik mesajı vermek istiyorsunuz?
Müziğimiz genellikle küresel ısınma ve sonuçları, hava ve toprak kirliliği gibi konuları ele alıyor. Ancak aynı zamanda sevgi, refah, topluluk, gençler için motivasyon ve cesaretlendirme, sevgi ve barış gibi daha geniş temalara da değiniyor. Savaş halindeki bir ülke olan Kongo'dan geliyoruz ve bizim için barış neredeyse imkansız.
Kongo kültürünün repertuvarınızdaki rolü nedir?
"Bir meyve ağacından asla düşmez. Biz Kongoluyuz ve gurur duyduğumuz kültürümüzle büyüdük. Yarattığımız her şey müzik kimliğimizin bir parçası ve geleneklerimizden ve kültürel adetlerimizden ilham alıyoruz. Papa Wemba, Lwabo, Grand Kale ve diğerleri gibi Kongo kökenli Afrika müziğinin devlerini dinleyerek büyüdük; aynı yoldayız."
Sanat, çevre hakkında konuşmanın politikadan daha etkili bir yolu olabilir mi?
"Evet ve hayır. Her zaman ikisini aynı anda birleştirmelisiniz. Değişimin gerçekleşmesi için onu politik kılmak istemeniz gerekir. Ancak sanatçılar kitleleri, toplumu eğitirken şarkı söylemeye karar verirlerse de büyük bir değişim olur. Sanatçı, kitlelerle iletişim kuran kişidir."
Fulu Miziki sanatçıları geleceğe dair neler hayal ediyor?
Zaten sahip olduğumuzdan fazlasını istemiyoruz. Kinşasa'da evimizdeydik; bugün ise dışarıdayız. Seyircimizle yeniden büyümek, farklı bir şehre seyahat etmek, müziğin keyfini yabancılarla paylaşmak, dünyanın bilmediğimiz bir köşesinde güzel bir yemeğin tadını çıkarmak, farklı yüzler görmek ve nihayet durmaksızın dans etmekten daha fazlasını ne isteyebiliriz ki? Ve bu yeni maceraya hoş geldiniz, çünkü hayatı her an yaşamalı ve anda kalmalıyız.
La Repubblica